31.08.2009

Yarışmak isteyenler parmak kaldırsın



Bir yarışma da makyaj gurumuz Ebvata'dan geliyor. Ebvata 200. izleyicisinin şerefine blogunda bir yarışma düzenliyor. Katılım için blogunun izleyicisi olmanız ve yarışma için bir post hazırlamanız yeterli. Bu sefer talihli sayısı da çok, hediyeler 6 kişiye verilecek. Siz de şanslı 6 kişiden biri neden olmayasınız? Şansına güveneni böyle alalım.

Yeni sezon!Yihuuu!



Yazın sevmediğim tek bir yönü var, dizilere ara verilmesi. Ben Türk insanın %90'ının iddia ettiğinin tersine her gün belgesel izlemem. Dizilere takılmaya, olanlara yorum yapmaya, fragmanını gördüğüm an "Anam anam neler olacak gelecek hafta" demeye bayılırım. Ve bu hafta yeni sezon başlıyorrrr:) Yine 8 oldu mu çayımı, meyvemi kapıp koltuğa uzanacağım. "Pis Ferhunde", "Salak Behlül" diyeceğim. Her güne bir dizi yerleştireceğim mutlaka. Yeni başlayanlar için kehanetlerde bulunacağım tutar ya da 3 bölüme kalmaz kaldırılır diye. Yaşasın yeni sezon:)

Görsel: KanalD

28.08.2009

Acayip hayvanlara benziyirsen

Ruh durumuma göre şarkılarım vardır benim. Gaz verici şarkılar (Prodigy-Breathe), keder dağıtıcı şarkılar (Mansur Ark-Gazla gitsin), hop hop hoplatan şarkılar (Candan Erçetin-Nar çiçeği), bunalımdan bunalıma sürükleyen şarkılar (Ebru Gündeş-Kaçak)... Hayatımın gidişatı ile dinlediğim şarkılar doğru orantılıdır.

Bu şarkı da hayatımın bir kısmında çok yer etti kulaklarımda.Geçen sene çalıştığım işyerinde hiçbir şeyi sevmezdim. Hele ki üstlerimi hiiiç hiiiç sevmezdim. Aksi gibi hiç hoşlanmadığım, anlaşamadığım bir üstümle aynı servisteydik ve 1 saatlik yol boyunca da kendisini çekmek durumundaydım. Bir sabah işe giderken, "Öff bu kadın bana bugün ne lanetlikler yapacak acaba" diye düşünürken mp3playerımda bu şarkı çalmaya başladı. Şarkıyı dinlerken ona bakmak, sözleri içimden onun için söylemek nasıl rahatlattı, nasıl kuş gibi hafifledim anlatamam. O gün bugündür bu şarkı benim için gıcık olduğum insanlara içimden söyleyip kendimi rahatlattığım şarkı oldu. Sözlerin çoğunu anlamıyorum ama anlayabildiğim kısımları bana yeter:) Özellikle "gara solucanlara benziyirsen" kısmına bayılıyorum:)




Görsel: Kaynak

27.08.2009

Ayran Aşı Çorbası



Uzun zamandır yeni diye denediğim bir mamayı yazmamışım bloga. Yazmıyor olmam denemiyor olduğum anlamına gelmiyor tabi:) Demet Akbağ'lı bence pek de sevimli olmayan reklamlarında gözüme kestirmiştim Bizim Mutfak Soğuk Ayran Aşı Çorbası'nı. Aldım, pişirdim, içtim ve bayıldım:)


Bu çorbayı ilk olarak eski işyerimde denemiştim. Herkesin nefret ettiği, çıktığı günler yemekhanede sürünen bir çorbaydı. Ama ben 2-3 kase içecek kadar seviyordum. Sevilmemesinin nedenleri soğuk içilmesi ve içinde buğday olması. Buğday da soğuk içmek de benim için sorun değil diyorsanız alın, deneyin, için, içirin. Nmmm nmmm çok leziiiiz!

25.08.2009

Zrrr..Dürürürü...



Telefon melodisi denen şey nedir? Nasıl olmalıdır? Bence çalanın telefon olduğunu belli edecek şekilde olmalıdır. Zrrr, dırırırı, vık vık vık... Hepsine kabulüm! Yeter ki oturduğum yerden 2 cm fırlamama sebep olan çok yüksek tonlu bir şarkı olmasın.

Düşünün bir dolmuştasınız. Herkes dalmış, yola bakıyor, kitap okuyor falan. Bir anda 100 desibele yakın bir sesle "Hoplayıver çekirge, zıplayıver çekirge" çalıyor. Meksika dalgası yapar gibi zıplıyor yerinden tüm dolmuş ahalisi. Hatta daha da beteri, yine böyle bir dalgınlık anında yanınızdakinin cebinden Yıldız Bacı çığırıyor: "Çabuk olalım aşkııım". Evet, çabuk olalım, şu telefonlara adam gibi melodiler yükleyelim.

Bir de aradığımızda çalan güzide, biricik dıııt dıııt sesi yerine şarkı dinletenler var. Kardeşim deli misiniz? Beni niye paranoyak yapıyosunuz? Sizi aradığımda sanıyorum ki telefon hemen açıldı. Aha diyorum cebinde açıldı herhalde müzik sesi geliyor. "Aloooo, aloooooo, telefonunuz açık kalmıış alooooo" diye kendi çapımda takılıyorum. Yapmayın, etmeyin, basit melodilerden şaşmayın, canımız ciğerimiz dıt dıtlardan vazgeçmeyin.

Görsel: Kaynak

24.08.2009

Şaka mısın sen?



Köpeği olanlar, köpek almayı düşünenler, sokak hayvanlarını besleyenler koşuuuun! Köpek mamalarında büyük indirim var. 85 liradan tam tamına 84.90'a düşmüş mamalar. 10 kuruşla da sakız alırsınız artık kendinize, 10 kuruşa sakız kaldıysa tabi:)

22.08.2009

Bizimkisi bir aşk hikayesi...

Previously on Çilli:

Çilli kız demiş ki "Bir elbise istiyorum. Taşsız, pulsuz, boncuksuz olsun. Tülden olsun, uçuşsun. Tek renk olsun, hatta mercan olsun rengi. Haa bir de ucuz olsun mümkünse"

Çilli new episode:

Aramış taramış bizim Çilli kız her yeri. Ya şıkır şıkırmış kıyafetler ya da çok pahalı. Omuzları düşmüş, ağlamaklı olmuş "ne giyeceğim ben ya" diye mızıklanmaya başlamış. Bir mağazanın vitrinine bakmışlar Çilli kızla sevdiceği. "Aman çok köylü burası" demişler, içeri girince de "Pöff ne kötü şeyler" var demiş Çilli kız. Tam çıkarlarken bir mercan ışıldamış askıda. Koşmuş Çilli saçlarını savura savura. O anda aşık olmuş elbiseye. "Evet" demiş "seni arıyordum günlerdir." Eli gitmiş fiyat etiketine titreye titreye. Orada yazan 300 sayısıyla sarsılmış Çilli. Onun ayırdığı bütçenin üstündeymiş bu fiyat. Eğmiş başını önüne, vedalaşmış elbiseyle çıkıyormuş mağazadan.


Sevdicek beyaz atından inip demiş ki satış görevlisine "Bu elbiselerde indirim yok mu?" Görevli de demiş ki "%50 indirim var onlarda". Bunu duyan Çilli gözünde yaşlarla elbiseye geri dönmüş. Çilli'nin elbiseye dokunduğunu gören diğer görevli kız yanaşıp "Onlarda %50 indirim yok, onların hepsi 100 lira" demiş. Çilli artık sevinçten çıldırmak üzereymiş. Korka korka "36 beden var mı peki ?"diye sormuş.


Tüm mağaza soluklarını tutup diğerinin cevabını bekliyormuş. Ve beklenen cevap gelmiş. " Sadece bir tane 36 beden var". Gösterilen elbiseyi kaptığı gibi soyunma kabinine koşan Çilli elbiseyi giydiği an aşık olmakta ne kadar haklı olduğunu anlamış. Alıp mercan aşkını kolunun altına mutlu mesut evinin yolunu tutmuş. Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.

21.08.2009

Pek kreatifim maşallah:)


Uzmanamatör , Glam's World ve Sinirlikebelek bana Kreativ (kreatif, creative?) Blogger ödülünü layık görmüşler. Kendilerine teşekkürü bir borç bilirim:) Öperim hepinizi:) Bu ödülün kuralları şu imiş:

-Sizi ödüllendirene teşekkür edin.

- Sizi ödüllendirenin blog linkini yayınlayın.

- Ödülün logosunu yayınlayın

- 7 yaratıcı blogeri ödüllendirin.

- Bu 7 bloğun linklerini yayınlayın.

-Ödellendirdiklerinizi bundan haberdar edin.

- Kendiniz hakkında 7 ilginç şey yazın.

Hakkımdaki 7 ilginç şey:

- Yediğim bir şeyin son lokmasını başkasına veremem. İsterse diğer lokmaların tamamını o yesin ama kalan son lokmayı ben yemeliyim:)

- Umimi tuvaletlerde tek başımaysam korkarım.

-Hayatımda hiç manikür yaptırmadım, bıyıklarımı aldırmadım. Annemin en sık tekrarladığı öğütüydü, manikür ve bıyığa bir kere elini verirsen kolunu kurtaramazsın demişti:)

- Bardağın boyutu ne olursa olsun sıcak içeceklere bir şeker atarım. Ufacık bir çay bardağı ya da dev bir kupa olması farketmez. Ama şekersiz de içemem.

- Kıl takıntım vardır. Epilasyon aletim olmadan bir yanım eksik kalır. Yazın başkalarıyla konuşurken çaktırmadan bacaklarını, koltukaltlarını kontrol ederim.

- Telefonda konuşmaktan nef-ret ederim. Telefon benim için bir navigasyon cihazı, bir hatırlatıcıdır. Ararsın şurdayım dersin, şu yapılacak dersin, şu oldu dersin. Ama ayrı şehirlerde değilsen eğer "Eee ne var ne yok, napıyorsun" tarzı muhabbet edilmez telefonda. O kadar merak ediyorsan nasıl olduğumu ayarlayalım bir gün görüşelim.

Ve bu ödül benden kimlere gidiyormuş?
Pammukcum

FerahFezaGly

Mervecik

Ve artık az yazarak kendini özletmelere doyamayan Prettyim

19.08.2009

Burcu Esmersoy'a mektup



Sevgili Burcu,

Plajda sevgilinle sarmaş dolaş yakalanmışsın. Bir diyeceğim yok, gençsin güzelsin, istediğini yaparsın. Amaaa bu senenin kabus modası küçük bikini altlarından niye giydin be canım? Hadi giydin diyelim, tamirciler ve ameleler tarafından patenti alınan "popo çatalı" dekoltesini neden gösterdin? Silkin, kendine gel, kalk şezlongtan ve poponu düzelt!

İyi tatiller dilerim. Öptüm.

Çilli

Fotoğraf:Hürriyet

18.08.2009

Ütopik kütüphane

Kitap okumayı severim, kendimce iyi bir okuyucuyumdur. Ama kütüphaneleri daha da çok severim. Kendi kendime kitapları karıştırmak, arka kapakları okumak, bazen kitabın saçmalığına- kapağına koparak kendi kendime dakikalarca gülmek, elimde 3-4 kitapla kütüphaneden çıkmak çok büyük zevkim...di. Bir zamanlar...


5 sene Türkiye'deki en iyi kütüphanelerden birinde İTÜ'nün kütüphanesinde bu zevki tattım. İstediğim her kitaba ulaşabiliyordum. Kütüphane işlemlerinin hepsi internet üzerinden hallediliyordu. Kitap mı isteyeceksin formu internette, süre uzatma internetten, kitap ayırtma internetten. Meğer ne büyük bir lüksmüş. Şimdiki okulumun kütüphanesinde kitap ara ki bulasın, bir yazara ait 2-3 kitap var. O da maksimum. İşlemler ya kütüphaneden ya da telefonla yapılabiliyor. İçeride 5 dakikadan sonra kasvet basıyor.


Neden Türkiye'de kocaaaaman, içinde güncel kitapların da bulunduğu, online hizmet veren bir halk kütüphanesi yok ki? Çok mu ütopik bir şey istiyorum?

Fotoğraflar: İTÜ Kütüphanesi

17.08.2009

Haftasonu ziyafeti

Cumartesileri bizim evde ziyafet günüdür. Abimin kız arkadaşı, benim erkek arkadaşım ve biz güzel güzel mamalar paylaşır, keyif çatarız o gün. Bu haftasonunda yemekler benim ve erkek arkadaşımın elinden çıktı. Artık spesiyalimiz haline gelen tavuklu noodle ve fırında kremalı patates yaptık. Söylemesi ayıp pek de lezzetlilerdi:)


Tavuklu noodle için bir soğanı doğrayıp yağda pembeleştirdik, üzerine jülyen doğranmış kırmızı ve yeşil biberleri ekledik. Daha sonra yine jülyen doğranmış tavukları ilave edip tavuklar beyazlaşınca 1 tatlı kaşığı bal ve istediğimiz baharatları koyduk. Balı ilk duyunca "Nasıl yani" demiştik ama kesinlikle harika bir lezzet katıyor. Ayrı bir yerde noodle'ı haşlayıp yağladık ve ikisini karıştırdık. Acı yemeyenlere bu şekilde, acıseverlere bol bol Acısso ekleyerek sunup hüplettik:)


Fırında kremalı patates çok daha basit. Cips şeklinde kesilmiş patatesleri yağlanmış borcama balık sırtı şeklinde dizdik. Üzerine bir kapta karıştırdığımız 200 ml krema, 1 çay bardağı süt, 1 diş sarımsak, tuz, karabiber, pul biber ve kaşar peyniri rendesini döktük. Yarım saat bu şekilde fırında (250 derece) kaldıktan sonra son 15 dakika üzerine tekrar rendelenmiş kaşar peyniri koyduk. That's all! Afiyet bal şeker olsun:)

14.08.2009

Vazgeçemem senden...

5 hafta sonra aramıza teşrif edecek minnoşun annesi Gözdecim beni vazgeçilmezlerim konusunda mimlemiş. Aslayı kullanmayı çok sevmesem de bakalım asla nelerden vazgeçemezmişim.

İlk sırada ailem geliyor. Tam bir aile kuzusuyum. Eve daha çabuk gidip, onlarla daha çok vakit geçireyim diye düşüp dizlerimi parçaladığımı bilirim:)

Erkek arkadaşım. O benim için çok şey. En yakın arkadaş, dost, alışveriş partneri, meslektaş, akıl hocası, şımarıklık duvarı, abi, kardeş, çocuk...



Su... Tek bağımlılığım var o da su. Az içmeye çalışarak günde 4 litre su içiyorum. Bedenim resmen çıldırıyor su için.

İzmir... ve İzmir'e bir gün döneceğime dair olan hayallerim. Evet, bir gün mutlaka gevreeeeek diye bağıran simitçiye balkondan "Boyoz var mı boyoz" diye bağıracağım. O gün geldiğinde ağzımda boyoz yiyecek dişlerin olmasını ümit ediyorum:)

Kırmızı oje... Geçen gün Mia ile de konuştuk. Kırmızı oje benim için bir terapi, yaz kış demeden ayak parmaklarımı kırmızı ve türevleri canlı renklerle donatmaktan vazgeçemem.



Tatlı... Oburluğumu duymayan kaldı mı?

Çay... Karadeniz kıziyuk daaa içmeden duramiyrum.

İnternet... Onsuz olmaz, onsuz olmaz. Onsuz bloglara, maillerime, gündeme her şeye uzak kalırım.

Benim vazgeçilmezlerim bunlar efendim. Mia, Gly ve Pırlanta Kutusu. Sizin vazgeçilmezleriniz neler?

Focal Price

Blogda bir sitenin tanıtımını yapacaksam eğer öncesinde o siteden alışveriş yapıp denemek istiyorum. Ancak uzun zamandır bu siteden haberdar olmama rağmen hala alışveriş yapmadım. Benim alışveriş yapmamı beklersek bu siteyi hiç tanıtamayacağım:) Karşınızda Çin'in bağrından kopup gelen ciciler:)

Hello Kitty diş macunu şeklinde mendil kabı $4.41

Hello Kitty şarap şişesi şeklinde şemsiye $10.3

Hello Kitty flash disk $10.54

Hello Kitty hesap makinesi $17.5

Hello Kitty kartlık $3.62. Bir şirkette bunu takan birini hayal edemiyorum:)


Sitede kargo ücreti yok. Daha önce alışveriş yapmadığım için sorunsuz gelip gelmediğini bilmiyorum. Ama okuduğum yorumlar hep olumlu. Bazı ürünler pazarda satılan Çin mallarıyla aynı, hatta daha pahalı. Ama olmayan ürünler için bakılası bir site. En azından Hello Kitty hatırına bakılası bir site:)

Fotoğraflar: FocalPrice

13.08.2009

Louboutin çakması güzellerim

Bu ayakabımı çok seviyorum. Çok nadir giyebiliyorum ama en kıymetlim o benim. Çakma Christian Louboutin'im:) Christian kırmızı yaparsa ben de sarı yaparım demiş herhalde Nine West:)


2 sene önce 169 lirayken aşık olmuştum kendisine. Ama ayakkabıya spor ayakkabı değilse eğer üç basamaklı miktarlar ödemem mantığımdan dolayı almamıştım. 149 oldu, 129 oldu, 119 oldu... Ben gidip gelip bakıyorum, seviyorum, kenarındaki yünlerini okşuyorum. Sonra kestim ümidi daha fazla inmeyecek diye. Bir gün İzmir'den gelen bir arkadaşımı Bağdat Caddesi'nde gezdiriyorken önüme çıktı bu güzellik. Yanında 79 yazan sevimli bir etiketle birlikte:)

Zor elde ettiğim, beklediğim için mi yoksa ayılıp bayıldığım Louboutinlere birazcık benzediği için mi bilmiyorum en çok bu kızlara değer veriyorum. Bir de ayaklarımı acıtmasanız diyorum be güzellerim:)

12.08.2009

Turkish abiye

En yakın arkadaşım evleniyor, bin kez söyledim herhalde blogda:) Dün dışarıya çıkmışken bir bakayım elbise modellerine dedim.



Aman yarabbi, Turkish abiye diye bir şey geziniyor ortalıkta. Mağazaların hepsinde aynı modeller, aynı renkler. "Kafanızda nasıl bir şey var" diyor girdiğim her yer. Şöyle böyle anlatıyorum, bana gösterdiği model ya defilede giyilir ya sahnede. "Yok diyorum ben daha sade bir şey bakıyorum." Şangır şungur taşlı, parlak parlak bir şeyler gösteriyorlar bana "Bu daha sade" diye. Daha fazla uzatmayıp çıkıyorum mağazalardan.

Bu fotoğraftaki gibi taşsız, tülden, uçuşan, düz renk bir elbise aradığım. Ama maliyeti düşük olduğundan mı talep görmediğinden mi bilinmez bizim Turkish abiyede taşsız ve şatafatsız elbise bulmak mümkün değil. Onları da anlıyorum, ne kadar taş, çiçek, boncuk dikerlerse elbisenin fiyatı o kadar artacak. Daha çok kazanacaklar. Diktikleri her boncuk başına 10 lira alacaklar. Ama burada dümdüz bir elbise isteyen, bir kez giyeceği elbiseye servet vermek istemeyen şu gariban yavrucağı da görün teyzeler ya.

Fotoğraflar: Abiyemodelleri,Polyvore

11.08.2009

Şarkı yanlış anlama sanatı

Şarkı sözlerini ilk seferde tamamıyle anlayabilme yetisi bende olmayan bir şey. Şarkıların bazı yerlerini anlamam, anlamadığım yetmezmiş gibi bir de güzel sözler uydururum. Sonra başkasının yanında şarkıyı mırıldanırken yanımdakinin gülerek yerlere yatmasından şarkıyı yanlış bildiğimi farkederim:)



Son çıkan şarkılarda da bu nadide becerimi konuşturup şarkıları saçma sapan hallere soktum. Tuğba Özerk'in yeni şarkısı Bitter Çikolatam'da "Hastayım gülüşüne ayva göbeğine" diyormuş. Ben "Hastayım gülüşüne hayvan göbeğine" diye anlamıştım oysa ki:) Bir de kendimce ayıplamıştım, sevgilin tombik olabilir, bu özelliğini sevebilirsin ama koca göbeğine deseydin, hayvan denir mi şarkıda diye:)

Şarkıları yanlış anlayan güzel arkadaşlara da sahibim. Benden ve arkadaşlarımdan bazı inciler şöyle:

Aşkın Nur Yengi- Ay inanmıyorum -->Ayran yiyorum, Bu benim:)
Kenan Doğulu- Günahın özüyse seni sevmek cezam cehennem olsun --> Günahı özümse, seni sevme, cezam cehennem olsun
Sezen Aksu-Bir lodos lazım şimdi bana--> Bir oda su lazım şimdi bana
Demet Akalın- Pembesi gitti tozu kaldı--> Pembesi gitti moru kaldı

Şarkıyı yanlış anlamak bir sanattır, ben ve saz arkadaşlarım bu sanatı çok güzel icra ediyoruz:)

Görsel: Kaynak

10.08.2009

Mazi kalbimde bir yaradır

90lı yıllarda genç kız olup da Hey Girl ve She He müptelası olmayan var mıdır? Ben her ayın 20si geçince heyecandan yerimde duramazdım. Annem ben okuldayken her gün büfeye gidip sorardı geldi mi diye. Eve gelince yatağımın üzerinde beklerdi beni dergilerim. Onları her satırını ezberleyene dek okumak ne kadar "büyük" işiydi. Okudukça yaşım 18'e yaklaşırdı sanki:)


Elimde 1996-2003 arası tüm Hey Girl ve She He'ler var. Ciltletmek için poşetlere koymuştum, odamın bir köşesinde kalmışlar öyle. Size de gösterip burnumuzun direğini sızlatmak istedim:) Fotoğraflar çok net değil, scannerımın tam da bozulası tuttu. Tıklarsanız okuyabilirsiniz yazıları:)



O zamanlar ayılıp bayılırdım bu bikinilere. Nasıl da çirkinlermiş oysa ki:) İkinci fotoğraftaki etekli bikininin aynısı vardı bende. Etekli bikini bulacağım diye göbeğim çatlamıştı:)


Şimdilerin ünlü kitap ve köşe yazarı İclal Aydın o zamanlar İpana reklamlarında oynuyormuş. Fazla da değişmemiş sanki.


Ve Hollywood haberleri. Neymiş, Brad Pitt ile Jennifer Aniston evlenebilirmiş. Ah Jen bilsen başına neler gelecek, ne skandallar patlatacaksınız. Victoria da ilgi ilk oğlunun üzerine çekilince bozulmuşmuş. Onu da yıllar değiştirmemiş maşallah, yine suratsız:)


En bombayı en sona sakladım. Sizce bu kim?

8.08.2009

Hmm, şey sizi gözüm bir yerden ısırıyor ama...


Geçen gün bir blogda bir çanta gördüm. Krem rengiydi, bir tarafı düz, bir tarafı kendinden örgü gibi desenliydi. Çantanın sahibi şu aralar desenli tarafını kullandığını belirtmişti. Niye mi anlatıyorum bunu? O çantayı kullanan birini gördüm Maslak'ta. Allahım düşün düşün düşün hangi blog olduğunu hatırlayamadım. Reader'dan bakıyorum eski yazılara, google'dan arıyorum ama yok. Hatırlasam soracağım o muydu değil miydi diye. Rüyamda mı gördüm acaba diye şüpheye de düşüyorum hani:)

Bloglarda bir kıyafet, çanta ya da saç görüp sonra sokakta aynısına rastladığımda acaba diyorum o mudur, gidip sorsam mı, ne diye sorulur acaba:) "Afedersiniz, blogunuz var mı?" mı denir:) Enteresan bir durum:)

Fotoğraf: UMN

Mercan aşkı

En son ortaokuldayken bir renge aşık olurcasına bağlanmıştım. Siyahtı o zamanlar rengim. Her şeyim siyah olsun, simsiyah giyineyim isterdim.Bir de morla sıkı fıkı bir ilişkimiz olmuştu. 10 sene sonra yine bir renge aşık oldum. Coral, I love you baby!


Gözüm her yerde mercan rengi kıyafet, takı, ayakkabı arıyor. Elim istemsiz olarak onlara gidiyor. Ne güzel ne tatlı ne dolabıma yakışası bir renksin sen öyle. Yirim yirim:)
P.S: I love you:P Yok yok bu değil tabi, mercan rengi gece kıyafeti görenlerin insaniyet namına Çilli'ye haber vermeleri rica olunur.

Fotoğraflar: Polyvore

6.08.2009

İkizlere takke!


Jen, çok tatlısın güzelsin hatta şekerci mi baban senin diye bile sorabilirim sana ama rica ediciğim sütyen giy canım ya. Bir kadının güzelliğini görünmez kılan ölümcül hatalar number 1: Kıyafetten belli olan göğüs uçları! Göğüs uçları belli olmasın, belli olanlara bedava sütyen dağıtılsın:)

Fotoğraflar:JustJared

5.08.2009

Sea Trek


Ben dalmaktan korkuyorum. Zamanında izlediğim Jaws filmleri yüzünden mi yoksa abimin denizdeyken "Arkanda müren var, geliyor kaç" içerikli şakalarından mı bilmiyorum ama korkuyorum. Bununla birlikte su altını da çok merak ediyorum. Bu sene şnorkelle birkaç denemem oldu ama korkumu yenemedim. Suyun altına baktığım an dın dın dın dın diye korku filmi müziği eşliğinde bir canlı ağzını kocaman açıp beni yemeye çalışacakmış gibi geliyor:)

Sea trek ise dalma gibi değil. Kafanıza kocaman bir fanus yerleştiriliyor, 5 metreye iniyorsunuz, saçınız ıslanmıyor, normal nefes alışverişinize devam ediyorsunuz ve su altı güzellikerini inceleme fırsatı yakalıyorsunuz. Bir diğer güzel yanıda yüzmeyip su altına yerleştirilmiş demirlere tutunarak yürümeniz. Evet, benim gibi korkaklar için uydurulmuş bir şey olduğu kesin:) Keşke Türkiye'de de olsaydı star trek. Ben Xcaret/Meksika'da yapılanının fotoğraflarını aldım. Yolunuz oralara düşerse yarım saati 45 dolar, aklınızda bulunsun:)


Fotoğraflar: Xcaret.com