19.04.2010

Emirgan korusu

Geçen cumartesi sabah 8.30'da döküldük yollara. En güzel lalelerin Emirgan Korusu'nda olduğunu duymuştum bir yerlerden. Hazır lale mevsimi başlamışken, beden de gezmek istiyorken istikamet Emirgan'dır ileri diyiverdik. Ulaşımı düşündüğümüzden rahatmış, hatta 5 sene okuduğum okulun arkasıymış Emirgan Korusu. Şişşt çaktırmayın:)



Biz girdiğimizde daha insan istilası başlamamıştı. Otoparktaki 3. araç bizdik. Sadece kuş cıvıltılarının, rüzgarın sesinin duyulduğu, burnumuza lale, biçilmiş çimen kokusunun geldiği muthteşem bir sabah yaşadık. Ve sürekli şunu tekrarlayıp durdum: "Cennet herhalde böyle bir yerdir"


Kahvaltımızı Sarı Köşk'te yaptık. Yine erken gitmenin avantajıyla sakin, rahat rahat, şu masada mı otursak bu masada mı lüksüne sahip, lezzetli bir kahvaltı sundu bize Sarı Köşk. Belediye işletmesi olduğu için gitmeden önce kafamızı kurcalayan "Acaba lezzetli midir? Acaba memnun kalır mıyız?" soruları silip süpürdüğümüz tabaklarımızla birlikte silindi. Ama biz kahvaltımızı bitirirken bir insan akını doluştu köşke. Listeler yapıldı boşalacak masalar için, sesler yükseldi kaç saattir bekliyoruz diye, masada oturanlara ters bakışlar atıldı. Biz tam zamanında sıvıştık savaş ortamından:) Sabahki huzur dolu, sakin mekan bir anda kılıçların kuşandığı arenaya dönüştü. Diyeceğim odur ki 2 saat az uyuyun ama sabah saatlerinde çıkarın buranın keyfini:)

Sonrasında bol ördekli, bol laleli, bol mis kokulu bir yürüyüş yaptık. Güneşin altnda kemiklerimi ısıttım, çimenlere dokundum, Boğaz'a bakıp "bir gün İzmir kadar sevebilecek miyim seni ey İstanbul?" diye düşündüm. Ve artık "ipini koparan gelmiş" kıvamına gelince kalabalık ortamdan kaçtık.


Günün olayı otoparka giderken yaşandı. Ağaçta ordan oraya zıplayan sincabı görünce herkes başına toplandı. Benim -ki 26 yaşındayım- ikinci sincap görüşüm. Ağzım açık bakıyorken sincaba yanımdaki 4-5 yaşındaki kız ile annesi arasında şu konuşma gerçekleşti.

-Aaaa anne sincap, baksanaaaa
-Öfff Kımılcan, sanki hiç sincap görmedin. Ne var bunda?

Sanki sokak kedisi gösterdi kız:) Tey Allahım:) Velhasıl Emirgan gidip, görülmeli, sevilmeli... Ama mutlaka sabah saatlerinde...

11 yorum:

Adsız dedi ki...

bende bende bende gittim :) resimlerin aynıları nerdeyse bendede var :) sincaplar vs.:P ördek yokmu çilli??

tuku dedi ki...

çillicim avrupa yakasındayken ne çok giderdik, özellikle çiçekleri başka oluyor oranın

ama anadolu yakasında da fenerbahçe parkına ugramalısın çok ama çok güzel burasıda:)

beetlejuice dedi ki...

Nalancım, olmaz mı? Yeşil başlı ördek, siyah çirkin kuğu, beyaz güzel kuğu, ekmek hırsızı martı...Hepsini çektim hepsini:)

Tukucum, hemen orayı da yazayım listeme, gidip görmeli havalar güzelken. Hatta bir Ada gezisi sıkıştırmalı araya:) Gezesim var bu aralar:)

Unknown dedi ki...

Seneye süper bir makine alıp ben de gideceğim ve fotoları sıra sıra dizeceğim bloguma:))

Unknown dedi ki...

Kımılcan hahahaha güldrdün beni sabah sabah :))))

beetlejuice dedi ki...

Kitap kurduyum ben, o gün o kadar çok söyledim ki süper bir makine alacağım diye. Başkalarında görünce canımız çekti herhalde:)

Miacım, benim için adını bilmediğim her günümüz çocucğu Kımılcan:)

Üfürükten Prenses dedi ki...

Aynı gün gitmişiz.Bizde erken gittik,kabalıklaşmamıştı henüz..
Acaba kim kimdisen kimdin ben kimdim :))

beetlejuice dedi ki...

Üfürükten prenses, ağzı kulaklarında gezen kahküllü kız bendim:))

Üfürükten Prenses dedi ki...

Hah tamam şimdi hatırladım :))
oraya buraya deli dana gibi koşturan,fotoğraf çeken kendini çimlere atan peşindne onu durdurmaya çalışan bir adam olan saftirik kız da bendim :))

Üfürükten Prenses dedi ki...

Bu arada adaya bu haftasonu gideceğim inşallah,hava sorun olmazsa..

Adaya da gidecekmişsiniz galiba haber vereyim dedim,dondurmacıda buluşalım :)))

beetlejuice dedi ki...

Üfürükten prenses, hah ben de hatırladım seni:)) Bu haftasonu ya Sarıyer'e ya da adaya gitmeyi düşünüyoruz. Adaya gidersek dondurmacıda görüşürüz:))